İçeriğe geç

Hiç sefer yapmayan Osmanlı padişahı kimdir ?

Hiç Sefer Yapmayan Osmanlı Padişahı: Tahtın Sessiz Bilgesi II. Selim

Bazen tarih sadece savaş meydanlarında değil, sessiz odalarda, derin düşüncelerde ve kalplerin çatışmasında da yazılır. Bu yazıda, sizlerle tarih kitaplarının satır aralarında kalmış, ama ruhuyla hâlâ yankılanan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hikâyemizin başrolünde, kılıcını değil kalemini konuşturan bir padişah var: II. Selim.

Savaşın Gürültüsünde Sessiz Bir Ruh

Osmanlı İmparatorluğu’nun kudretli dönemlerinde padişah olmak, sadece tahtta oturmak değil, aynı zamanda at sırtında cihanı dolaşmak demekti. Fakat II. Selim farklıydı. Babası Kanuni Sultan Süleyman gibi sefere çıkmadı. Kimi tarihçiler onun bu yönünü eleştirirken, kimileri de iç dünyasının derinliğini fark etti.

O dönemde sarayda, Selim’in en yakınında iki karakter öne çıkıyordu. Birincisi; zekâsıyla, mantığıyla, stratejik planlarıyla tanınan Vezir Mustafa Paşa. O, erkeklerin çözüm odaklı ve akılcı tarafını temsil ediyordu. Diğeri ise; sarayın güçlü ama bir o kadar da zarif sesi, Nurbanu Sultan’dı. O, sezgileriyle, empatisiyle, kalpten konuşan bir kadındı.

Tahtın İki Sesi: Akıl ve Kalp

Bir gün sarayın büyük salonunda, Mustafa Paşa haritalar üzerinde uzun uzun konuşuyordu.

“Padişahım, ordunun moralini yükseltmek, devletin gücünü göstermek için sefere çıkmak gerek. Halk, kılıcınızın sesini duymalı.”

II. Selim sessizce baktı. Haritanın üzerindeki dağları, nehirleri değil; o topraklarda yaşayan insanların yüzlerini hayal etti.

“Bazen güç, sessiz kalabilmektir, Paşa. Her kılıç, adalet getirmez.” dedi.

O sırada Nurbanu Sultan ağır adımlarla salona girdi. Sözleri yumuşaktı ama etkiliydi:

“Selim, bazen savaş meydanında kazanılan zafer, gönüllerde kaybedilir. Senin görevin fetih değil, denge kurmak.”

Mustafa Paşa, Nurbanu’nun sözlerine her zamanki gibi alayla gülümsemişti. “Kadın kalbiyle siyaset olmaz.” dediğinde, II. Selim sadece bir kez başını kaldırdı:

“Bazen bir kadının kalbi, bin haritanın gösteremediği yolu gösterir, Paşa.”

Bir Seferin Sessizliği

II. Selim döneminde Osmanlı donanması Kıbrıs’ı fethetti, ama padişah hiç sefere çıkmadı. Tarihçiler onu “Sarı Selim” olarak andılar; kimine göre tembel, kimine göre bilge. Oysa Selim, savaşın değil, barışın yankısını dinliyordu.

Bir gece, Nurbanu Sultan ona dönüp şöyle demişti:

“Senin sessizliğin, halkının nefesidir Selim. Herkes gürültüde güç arar, sen sessizlikte buldun.”

O gece padişah, odasında yalnız kaldığında, duvarda asılı duran kılıcına baktı. Parmaklarıyla kabzasını okşadı ama çekmedi. Çünkü biliyordu; gerçek fetih, kalplerin savaşsız kazanıldığı andı.

Tarihin Gözünden Değil, Kalbin Derininden

II. Selim, Osmanlı tarihinin en barışçıl padişahlarından biri olarak anılır. Onun döneminde imparatorluk yıkılmadı, aksine iç dengeler korundu. Belki sefere çıkmadı ama ülkesini savaştan uzak tuttu.

Tarih, kimi zaman zaferleriyle değil, savaşmayanlarıyla da yazılır. Ve belki de II. Selim’in en büyük zaferi, barışı koruma cesaretiydi.

Son Söz: Sessiz Zaferlerin Padişahı

Bugün, dünyada hâlâ savaşların gölgesinde yaşarken, II. Selim’in hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Güç her zaman kılıçta değildir. Bazen bir padişahın sefere çıkmaması, bin savaşın yıkımını önler.

Belki de asıl sefer, insanın kendi kalbine çıkabildiği seferdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
https://grandopera.bet/ilbetgir.netbetexper girişbetexper yeni girişsplash